Amerika
Bugün ABD iç ve dı ş borçlan en yüksek olan ülkelerden biridir. Daha da önemlisi, toplumu içinden çürümüştür. İş ahlâkı, aile hayatı, gençliğinin devingenliği kalmamıştır. Kimse etrafına faydalı bir iş yapmak istemiyor, yoktan bol para kazanmak istiyor. Halbuki, biliyorsunuz , bu tabiatın, fiziğin temel yasalarına, ısıldevingenliğin (termodinamik), erkenin sakinimi ilkesine aykırıdır. Erke (enerji) sarfetmeden hiçbir şey yoktan var edilemez. Dolayısıyla bu ters anlayış eninde sonunda insanları ve toplumu yoksulluğa, en sonunda da çalı şan, üreten ve yaratan ülkelerin köleliğine iter.
Amerika'nın içindeki çürümeyle birlikte birçok dalda üretimi de hemen hemen durmuştur. Ne mal alsan Çin'den, Kore'den, Malezya'dan, yâni çoğu Asya'dan. Amerika şimdi başlıca iki şey üretiyor: Biri silah, öbürü "filim". (Bunu kasten "filim" diye yazıyorum. Türkçe'de öyle söylenir, öyle yazılır. Türkçe'de aynı hecede yan yana iki sessiz harf olmaz. Yakınlarda buna "film" demeye başlayanlar züppelik ve aşağıda belirteceğimiz gibi, bilinç altı ya da üstünden Anglosaksonlaştıklarını belirtip itibar görmek için bunu yapıyorlar. Yoksa illâ da tek tük bir yabancı sözcük kullanılacaksa herkes onu kendi imlâsına göre yazar, söyler.)
Aslında San Francisco kenti, o dönemlerde heyecan dolu
serüvenlerin yaşanmasına çok uygun bir yerdi.
1776 yılında kurulan kent, 1848 yılında “Altına Hücum”un kente uzak
ve değişik yerlerden pek çok serüvenci getirmesiyle şaşılacak
ölçüde büyüyüverdi. Her ulustan insan akın etti buraya ve kentte
kısa zamanda İtalyan ve İspanyol “mahalleleri”yle büyük bir
“Çin kasabası” oluştu. San Franciscolu oğlanlar, kısa sürede
başlarının çaresine bakmayı ve yumruklarını kullanmayı
öğrenmek zorunda kaldılar – zaten okula giden herkesin kendi
yaşıtıyla dövüşmesi kentin eski bir yerel geleneğiydi.
Yorumlar
Yorum Gönder